içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

BIRLESMIS MILLETLER KADIN YAKLAŞIMLARI VE DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ

 

                   CHI CI TALKS SATIRARALARI

 

Topluluklar üzerinde büyük baskı yaratan  sayısı her geçen gün daha da artan  krizle karşı karşıya bir dünyada cinsiyet eşitliğini sağlamak yaşamsal  önem taşıyor. Kadınların ve kız çocuklarının haklarının hayatın her alanında güvence altına alınması, müreffeh ve adil ekonomileri ve gelecek nesillere sağlıklı bir gezegeni güvence altına almadan nasıl insan olunur ki ?

Uluslararası seviyede bu konuda ne yapilmakta olduğu konusunda ilk karşımıza çıkan kuruluş Birleşmiş Milletler oluyor .

 

Son yıllarda Türkiye’de ağırlıklı olarak  İstanbul Sözleşmesi ya da tam adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi yani bilinen  kısa ismi ile İstanbul Sözleşmesi konuşuldu . Neden konuşuldu zira bir zamanlar bu sözleşmeye taraftık  ve bu sözleşmeden çıktık . Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan, 45 ülke ve EU -Avrupa Birliği tarafından imza konan , kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesidir.Konu uzunca bir zaman sıcak gündemde yerini korudu ve çeşitli polemikler ortaya çıktı hatta bu konu dahi toplumda barış dilinin unutularak ötekileştirme mekanizması haline de getirildi . Bugün bu makalede ise farklı bir kuruluşu ele alacağız .Birleşmiş Milletler .Cenevre’de Birleşmiş Milletler binasında çalışma hassasiyetlerini bizzat Çiğdem Yorgancıoğlu olarak Barış Görüşemleri ve konuşmalarımızda yaşayan ve gözlemleyen biri olarak kuruluşun beyanatlarını esas alarak bahsedelim o halde Birleşmiş Milletler’in kadınlara ilşkin çalışmalarının bir kaç noktasına ve sistemin çalışma şekline.

 

UN’in beyanatlarına bakıldığında; “Cinsiyet eşitliği” insan hakları ve Birleşmiş Milletler değerlerinin kalbidir. Cinsiyet temelli ayrımcılık neredeyse tüm insan hakları sözleşmelerinde yasaklanmıştır. Kadın haklarının dünya çapında güvence altına alınmasında kaydedilen büyük ilerlemeye rağmen, milyonlarca kadın ve kız çocuğu ayrımcılık ve şiddete maruz kalmaya devam etmektedir.Yine milyonlarca kadın ve kız çocuğu ; eşitliklerinden, onurlarından, özerkliklerinden ve hatta yaşamlarından mahrum bırakılmakta.Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik bu nevi ayrımcılık ve şiddet, toplumların dokusuna derinlemesine kök salıp kemikleşmiş olup kalıcı ve sistematiktir.Yakın geçmişte , kadınların insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin uluslararası standartlara karşı şüpheler yeniden ortaya çıkıyor ve bu standartlar reddediliyor; kadınlar ve kız çocukları, feminist hareketler de dahil olmak üzere eşitlik talebi için seslerini giderek daha fazla yükseltiyor.Şahsi fikrim meseleye sadece bir kadın özelinde yaklaşmak indirgemeci bir yaklaşımdır ve esas olan İnsan Haklarıdır. Bununla birlikte kadının biyolojik şartları  açısından erkeklere nazaran fiziksel anlamda bazı açılardan erkeklere nazaran farklı bir donanımı olduğunu da göz ardı etmemliyiz.ote yandan kadınların ve kız çocuklarının rollerinin özel alanla, aileyle ve üremeyle sınırlandırılması gerektiğini israrla savunan ayrımcı cinsiyet ve yaşla ilgili stereotipleri sürdüren muhafazakar anlatılar dünyanın her yanında.

 

 

 

Gender-based violence (GBV) tabir edilen bir kavram var. Cinsiyete dayalı şiddet demek. GBV, tarih boyunca kızların ve kadınların başına bela olan küresel bir halk sağlığı acil durumudur. Cinsiyeti nedeniyle bir bireye yönelik zararlı eylemler olarak tanımlanan GBV, yaşı, ırkı veya sosyoekonomik durumu ne olursa olsun, dünyanın her yerindeki kız çocukları ve kadınlar için sürekli bir tehdit unsurudur. Kadınlar ve kızlar işte, okulda ve evde, her yerde ve her yerde bu tehditle ilgili risk altındalar.

İki yılda bir yayınlanan The biennial Secretary-General’s Report  yani Kadının Durumunun İyileştirilmesine İlişkin Genel Sekreter Raporu, Birleşmiş Milletler'in kadınların BM sisteminde eşit temsiline ilişkin ana raporudur. İlerlemeyi kuruluşlara göre takip ederek, BM Kadınları'nın savunuculuğuna kanıt sağlar ve her kuruluşa özgü  kaynak paketleri gibi araçlar geliştirmede BM'e kılavuzluk etmekte.Sözkonusu paketler, temel eğilimleri vurgulayan info-graphics yani bilgi grafiklerini, özel bilgi formlarını, mevcut değişim paritelerinde oransal eşitliğe ulaşmak için gereken yıl sayısına ilişkin tahminleri ve tavsiyeleri içerir.

UN Women  yani BM Kadınları, the Commission on the Status of Women CSW - Genel Kurul, Kadının Statüsü Komisyonu, BM Kadınlar ve Cinsiyet Eşitliğiyle ilgili Kuruluşlar Arası Ağ (Agency Network on Women and Gender Equality -IANWGE) ve BM Genel Sekreteri'nin Değişimi de dahil olmak üzere BM sistemindeki kadınların durumuna dair düzenli güncellemeler sağlıyor. İcra komitesi.  Bu, kadınların tüm BM kuruluşlarının gündemlerinde eşit temsilinde yardımcı olmakta.

UN, bu amçla bir dizi politika, strateji, araç ve mekanizma kullanmaktadır. Bu mekanizmalar  kadınların katılımını geliştirmesine yardımcı olmaktadır.  Ayrıca ,faaliyetler toplumsal cinsiyetle ilgili konuları savunacak odak noktaları ağlarını, veri toplamayı ve düzenli raporlama ve izlemeyi içerir.  Otuz iki BM kuruluşu, çoğu BM Kadını'nın desteğinden yararlanarak kendi kuruluşlarında “gender balance “tabir edilen cinsiyet dengesini teşvik etmekte.

Beijing Declaration and Platform for Action, yani Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu, Pekin +5 Siyasi Deklarasyonu ve Sonuç 2015 senesinde yayına girdiğinde Kadın haklarının geliştirilmesine yönelik şimdiye kadarki en ilerici plan olarak kabul edilen Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu, bu özel baskıda yeniden basıldı; bu özel baskıda, 2000 yılında Genel Kurul'un 23. özel oturumunda varılan ve gözden geçirilen siyasi deklarasyonun bir kopyası da yer alıyor. Kabul edilmesinden beş yıl sonra Eylem Platformu'na doğru ilerleme kaydedilmiştir.

Şimdi biraz daha gerilere İkinci Dünya Savaşı sonrası yıllara gidelim .

The Commission on the Status of Women (CSW) isimli bir komisyon var. Türkçe karşılığı Kadının Statüsü Komisyonu olan  (CSW), sadece toplumsal cinsiyet eşitliğinin desteklenmesine ve kadınların güçlendirilmesine adanmış başlıca küresel hükümetlerarası organdır. Ekonomik ve Sosyal Konseyin yani (ECOSOC)’un işlevsel bir komisyondur. Kısaca CSW, ECOSOC'un 21 Haziran 1946 tarihli ilgili kararıyla kurulmuş.

CSW ,Kadın haklarının desteklenmesinde, dünya çapında kadınların yaşamlarının gerçeklerinin belgelenmesinde ve toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlendirilmesine ilişkin küresel standartların şekillendirilmesinde etki sahibidir. 1996 senesinde  ECOSOC, kararıyla  Komisyonun yetki alanını genişletti ve Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu'nun uygulanmasında ve ana akımlaştırmada ilerlemenin ve sorunların izlenmesinde ve gözden geçirilmesinde öncü bir rol alması gerektiğine karar verdi.

Komisyonun yıllık iki haftalık oturumu esnasında , BM Üye Devletlerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve BM kuruluşlarının temsilcileri New York'taki BM genel merkezinde bir araya geliyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin temel küresel politika belgesi olan 1995 Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu'nun ve 2000 yılında düzenlenen 23. Genel Kurul özel oturumunun (Pekin+5) uygulanmasındaki ilerleme ve boşlukların yanı sıra ortaya çıkan konuları tartışıyorlar. Cinsiyet eşitliğini ve kadınların güçlenmesini etkileyen. Üye Devletler, ilerlemeyi hızlandırmak ve kadınların siyasi, ekonomik ve sosyal alanlardaki haklarından yararlanmasını teşvik etmek için daha fazla eylem üzerinde anlaşmaya varmıştır. Her oturumun sonuçları ve tavsiyeleri takip için ECOSOC'a iletilir.BM Kadınları Komisyon'un çalışmalarının tüm yönlerini desteklemektedir. Sivil toplum temsilcilerinin katılımını da kolaylaştırmakta .

 

Günümüzde kuruluşların çalışmalarını izliyoruz Kadınlar ve kız çocukları, ayrımcı yasa ve uygulamalar yüzünden e dünyanın her yerinde hâlâ ciddi dezavantajlara maruz vaziyetteler kalıyor. Dünyanın hiçbir ülkesi henüz bu vaziyetten tamamı ile alnının akı ile çıkmış değil. Ayrımcı yasaların ortadan kaldırılması yönünde verilen vaatlerin çoğu yerine getirilmedi. Bu da daha çok farkındalık ve daha çok çaba noktasına getiriyor hepimizi .

 

 

Bu yazı 1448 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum