içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

MARTIALIS VE EPİGRAM...


Epigram ya da Türkçe adıyla nükte, çeşitli konularda yazılan kısa şiirler olarak biliniyor.

 

 

Epigram kelimesi Yunanca “epigramma” (yazıt) kökünden geliyor. Kısa ve özlü eleştiriler için yazılmış, okuyanı düşünmeye iten, keskin zekâ ürünü sözler. 

 

 

Epigramın ilk örneklerine antik Yunan kültüründe rastlıyoruz. Epigramlar, eski yerleşimlerin caddelerine ve meydanlarına dikilen ünlü sporcuların, kahramanların heykellerinde ve tapınaklarda görülmekle beraber, daha çok mezar taşlarına yazılmışlar.

 

 

Şairlerin, bugün olduğu gibi o zamanlar da para kazanma olanakları kısıtlı. Bazıları soyluların, zenginlerin çocuklarına ders veriyor.

 

Epigram - Wikipedia

 

 

Bir diğer geçim kaynakları da epigramlar yazmak. Bir cenazen olduğunda müteveffa ile ilgili güzel bir söz ısmarlıyorsun, o da sana bir dörtlük yazıyor. Üç beş kuruş veriyorsun, bu tamam. Taş ustasını çağırıyorsun, sözleri mezar taşına oyuyor, onun da karnı doyuyor. Sonra defnet rahmetliyi, uğurla gitsin.

 

 

Gelelim Martialis'e... 

Epigramdan söz ederken, Romalı Martialis’i anmadan olmaz. Marcus Valerius Martialis, 1. yy.da ( (MS 40-MS 102) yaşamış ünlü bir epigram şairi. Sivri dilli, müthiş bir taşlama gücü olan, zehir zemberek bir hiciv ustası.

 

 

Epigramlar (mizahi kısa şiir) adlı on iki kitabı ile bilinen antik Roma devri ozanı. Döneminde kısa ve esprili şiirleri aracılığıyla Roma’nın günlük yaşamını, tanıdığı insanları ve tanık olduğu skandalları aktaran bir usta. Şiirlerindeki duygu ve düşünceler yüzyıllar sonra bile gülümsememize yol açan detaylarla yüklüdür.

 

 

İspanya’nın Roma vilayetinde bulunan Bilbilis şehrinde dünyaya gelmiş. Zengin bir ailenin çocuğu olarak az kişinin yararlanabildiği iyi bir eğitim görmüş. Yirmili yaşlarında gittiği Roma’da, şehrin aydınlarıyla yakın ilişkiler kurmuş. Günümüzde modern epigramın yaratıcısı olarak kabul edilen Martialis, kısa, nükteli şiirleriyle, yaşadığı şehrin günlük hayatını ve asilzadelerin skandallarını hicvetmiş.

 

Marcus Valerius Martialis | Center for the Art of Translation | Two Lines  Press

 

 

Daha fazla uzatmadan yazıyı Martialis’ten “güzel” bir hikâye ile birlikte bazı ilginç sözlerini de ekleyerek bitirelim.

 

 

Martialis ile döneminde en çok tartıştığı öne sürülen ve bir anlamda da hasmı olarak görülen Zollius’un çok atıştıkları, birbirlerinden hiç haz etmedikleri söylenir. Rivayete göre, Martialis bir gün Zollius’u nehir kenarında hacetini gidermiş, poposunu yıkarken görür. Görür görmez bu güzel fırsatı kaçırmaz, hemen yapıştırır lafı:

"O suyu kirletmeye kıçın yetmez, kafanı sok Zollius kafanı"

 

Ve diğerleri, 

 

 

***Şimdi de sabahtan akşama kadar soylu, soysuz, bütün Roma halkı bayram demez, işgünü demez, koşuşur, çırpınır Forumda, orda mesken tutmuş, canla başla, bir çabaya, bir sanata adanmış:
elden geldiği kadar ustalıkla aldatmayı, kalleşçe birbirini yemek için yarışmayı, yüze gülmede hiç kimseden geri kalmamayı, iyi insan görünmeyi, sanki herkes herkese düşman gibi, sanat edinmiştir tuzak kurmayı...

 

 

***Ben şimdi Roma' dayım ama , ölesiye sıkıyor, boğuyor bu kent beni !
Benim olan bir günüm yok ! Şu koca kentte çalkalanıp duruyoruz oradan oraya.
Faydasız bir çabayla yiyoruz ömrümüzü!

 

 

***Hep ölmüş ozanları beğenirsin ,översin, Vakerra.
Beni beğenesin diye, doğrusu ölemem, Vakerra...

 

 

***Hiç sevmem belleği güçlü akşamcıyı... 

 

 

***"Kötü bir şâir kadar, hiç kimse kendine çok güvenmez."

 

 

***balık, balıkçıyı neden sevsin ki?... 

 

 

Nota ve Tınıyla... 

 

macit.soydan@gmail.com

Bu yazı 2104 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum