-
MACİT SOYDAN
Tarih: 26-03-2025 15:11:00
Güncelleme: 26-03-2025 15:11:00
Sabah kahvaltısında her çeşidini önlerine koyarsınız, ellerini bile sürmezler. Hatta tiksinir gibi bir ifadeyle elleriyle iterler. Ama sipariş ettiğiniz bir Pizza'nın içindekine itirazları olmaz her nedense.
Üretim tarihi milattan önce 8 bin yılına kadar gidiyor.
Peynir'den bahsediyorum.
Yani bugünkü yazımın konusu..
Bu arada neden başlık Türkçe peynir değil de İngilizce cheese diye sorarsanız mantıklı bir açıklamam yok. Maksat cinslik olsun:))
Her neyse dönelim yine yazımıza.
Beyaz peynir, dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin kahvaltı zamanında mutlaka bir dilim de olsa tüketilen süt ürünlerinin başında gelir.
Türk sofralarında da önemli bir yere sahip olan beyaz peynir hem faydaları ile hem de kullanım alanının genişliğine göre birçok şekilde tüketilir. Yumuşacık yufkayla buluştuğunda nefis bir börek, ekmek arasında hazırlandığında atıştırmalık sandviç, sofralarda soğuk meze, rakıya yoldaş, kahvaltılarda ise en çok tüketilen bir besin olarak karşınıza çıkar.
Beyaz peynir tükettiğinizde vücudunuza öyle bir ödül vermiş olursunuz ki, bu sizi yıllarca koruyabilir. Çünkü beyaz peynir kalsiyum ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz en kullanışlı besindir.
Örneğin, sindirimi kolaylaştırır, güçlü kalsiyum takviyesi yapar, enerji verir, B vitamini kaynağı, protein deposudur, folik asit ihtiyacını karşılar, bağışıklık sistemini korur vb.
Şimdi diyeceksiniz ki nereden çıktı bu beyaz peynir güzellemesi. Niyetim illa yiyin diye övmek değil tabii. Neticede tercih meselesi ancak son dönemlerde çevremdeki insanlarla yaptığım sohbetlerde özellikle kendi çocukları da dahil olmak üzere (Z ve Alfa kuşağı) beyaz peynire mesafeli olduklarını ve hatta neredeyse tiksinir derecede ondan uzak durduklarına şahit oldum.
Malum serde araştırmacı gazetecilik:)) var ya, biraz didikleyeyim dedim ama aklı başında bir açıklama ya da yazı bulamadım. Kendi kendime yorumlamaya kalktım bu kez de karşıma tamamen psikolojik nedenler çıktı.
Yani sevmemenin bana göre mantıklı bir gerekçesiyle karşılaşmadım. Uzmanlar da bu konuda açıkçası doyurucu bir açıklama yapamıyorlar. Bu arada gençlere ya da çocuklara neden sevmediklerini sorduğunuzda da sizi ikna edebilecek bir cevap veremiyorlar.
Uzatmanın anlamı yok. Hatırlarsanız hepimizin çocukluğunda ve hala da televizyonlarda (artık tabletlerde ve cep telefonlarında) izlediğimiz bir çizgi film vardı. Tom ve Jerry. Yani sevimli bir kedi ile yine sevimli bir fare. Tom, baş düşmanı Jerry'yi yakalamak için ona içinde peynirli tuzaklar kurmasına rağmen yakalamayı bir türlü başaramıyordu. Jerry bir şekilde peynire ulaşıyor ve afiyetle midesine indiriyordu. Yani bir dilim peynir için (demek ki o kadar leziz ki) hayatını tehlikeye atıyordu:))
Jerry'nin canı pahasına almaya çalıştığı peyniri siz çocuklar bence yeniden deneyin.
Bu yetmediyse bir de La Fontaine'in hepimizin bildiği dünyaca ünlü masalından kısa bir alıntı yapalım;
Ağaçtaki karganın ağzında bir peynir kalıbı vardır. Peynire göz koyan tilki, ağacın altından kargaya seslenir: “Karga kardeş, sesin ne kadar güzel. Bir şarkı söylesen de dinlesek.” Bunu duyan saf karga şarkı söylemek için ağzını açar ve ağzındaki peyniri düşürür; tilki de peyniri kapıp kaçar.
Demem o ki, sevimli fare Jerry ile herkesin kurnazlığını çok iyi bildiği tilki bile bu kadar peynirin peşinde koşuyorlarsa bence vardır bir hikmeti.
Demedi demeyin.
O zaman haydi gençler ve çocuklar bir kez denemekten kimseye zarar gelmez.:))
Nota ve Tınıyla...
macit.soydan@gmail.com