-
Hikmet KELEŞ
Tarih: 22-09-2024 15:39:00
Güncelleme: 22-09-2024 15:39:00
Uzun bir aradan sonra tekrar MERHABA...
Bir süredir yoğunluk nedeniyle yazılarıma ara vermiştim ve bugün dün oynanan Fenerbahçe - Galatasaray karşılaşması ile ilgili yorumlarımla tekrar başlayayım dedim ancak sonra şöyle bir düşündüm ki yazsam ne olacak, yazmasam ne olacak ?
Niye mi ?
Malumunuz, her yıl olduğu gibi bu yıl da süper ligde yine aynı terane. Hakem hataları, keyifsiz maçlar, yanlış transferler, tribün kavgaları, özellikle iki büyük takımın yöneticilerinin aralarındaki bitmez tükenmez atışmaları, daha ligin başında bazı köşe yazarlarının şimdiden şampiyonu ilan etmeleri, beğenmedikleri teknik direktörleri bir an önce kulüplerinden uzaklaştırma çabaları vb.
Yani yaz yaz bitmiyor.
Ben de dedim ki sizleri bir pazar günü tüm bu gereksizliklerle keyfinizi kaçıracağıma yaşanmış bir hikayeye yer vereyim köşemde. Hem de yavaş yavaş havaların soğuduğunu hissettiğimiz bugünlerde içinizi ısıtacak cinsten.
Hikayemizin konusu bir köpek. Özellikle de son zamanlarda sokak hayvanları ile ilgili tartışmaların hala devam ettiği bir süreçte belki ilginizi çeker.
O zaman başlayalım...
Bir futbol kulübünü olası bir yok oluştan kurtaran polis köpeğiyle ilgili hikayeyi duydunuz mu?
Uzun yıllardır , Torquay United taraftarları kaptanlarını ısıran ve istemeden de olsa onları amatör lige düşmekten kurtaran köpeğe karşı minnettarlığını sürdürüyorlar.
İngiltere dördüncü ligi (Şimdiki adı League Two) ile Ulusal Lig arasındaki yükselme ve düşme günümüzdeki kadar akışkan değildi ve profesyonel sıralamalarda 92. sırada yer alan takımın yerine yarı profesyonel Konferans Ligi şampiyonlarına otomatik yükselme hakkı verilmesi 1986-87 sezonuna kadar olanaksızdı.
Torquay United veya taraftarlarının taktığı isimle Gulls, önceki iki sezonda dördüncü Lig'in sonuncusu olduğu halde o zamanın kurallarına göre ligden düşmüyordu. Bu durum o kadar sık yaşanıyordu ki İngilizler bu duruma "Torquay Kuralı" adını verdiler.
1985'te meydana gelen talihsiz yangının izlerini hala taşıyan bakımsız bir stadyumla ve sadece zevk için top koşturan gençlerden oluşan Torquay United, yeni çıkan kurallardan sonra amatör lige düşme tehlikesiyle yüz yüze geldi. Bu, 60 yıllık profesyonel lig geçmişinden sonra kulübün sonunu da getirecek bir felakete giden önü alınamaz bir süreçti.
86-87 sezonuna girerken menajer Stuart Morgan, tablonun dibinden tırmanıp çıkabilecek bir kadro kurmak için sağdan soldan para toplamak, adeta dilenmek zorunda kaldı. Fakat bütün çabaları nafileydi. Torquay United, 46 maçın 45'i sona erdiğinde düşme potasında yer alıyordu. Ligde kalmak için Crewe Alexandra'ya karşı kendi evlerinde bir galibiyete ihtiyaçları vardı.
Kaleci Kenny Allen, Crewe mücadelesi hakkında çok sonraları "Bu maçın tek bir sonucu olacaktı. Hepimiz bunu biliyorduk. Maç oynanana kadar 'Aman Tanrım, bunu kaybedersek Torquay, profesyonel futbola veda edecek' fikrini kafamızdan atamıyorduk" diye konuşacaktı.
Tamamen Crewe futbolcularının hakim olduğu müsabakanın ilk yarısının bitiş düdüğü çaldığında Torquay 2-0 gerideydi. Burnley ve Lincoln City'nin sonuçları da onların aleyhine gidiyordu. Kulübün küme düşmekten kurtulması için önlerindeki 45 dakikada bir mucize olmalıydı.
Torquay taraftarları giderek daha fazla öfkelenirken, Devon ve Cornwall Polis Ekipleri sahanın çevresinden onların olası taşkınlıklarını dizginlemek için yerlerini aldılar. Yanlarında da sadık dostları iyi eğitimli köpekleri bulunuyordu.
Bu yüzden topu oyunda tutmak için umutsuz bir kovalamaca McNichol'u polis kordonuna doğru fırlattığında, Polis Memuru John Harris'in tuttuğu polis köpeğinin radarına girdi. Bryn isimli Alman kurdu sarı ve mavi renkli formasıyla kendisine hızla yaklaşan futbolcuyu potansiyel bir tehlike olarak algıladı ve dişlerini McNichol'un uyluğuna geçiriverdi.
McNichol, sahadaki diğer herkes az önce tanık oldukları şey karşısında şaşkına dönerken birkaç dakika tedavi gördü. Forvet Paul Dobson, kaptanının yarası için "Isırığını gördüm, bir elma kadar büyük ve bir erik kadar derindi" dedi.
Taraftarlar ise kulüplerinin mevcut statüsünün tehlikede olması ve yedek oyuncu eksikliği nedeniyle kaptanlarının son anlarda bandajlı bir bacakla topallayarak dolaşmasıyla giderek daha fazla huzursuzluk hissediyorlardı.
Ancak gecikme, herkesin Lincoln maçından son gelişmeleri duyması anlamına geliyordu ve artık Torquay'e Imps'i gol farkında yenmek için ihtiyaç duyduğu beraberliği tek bir golün sağlayacağı açıktı. Ve Bryn'in müdahalesi sayesinde Crewe kalesine kuşatma kurmak için dört dakika daha eklenecekti.
Dört uzatma dakikasının üçüncüsünde, Crewe aniden arkada aşırı oynamaya başladı ve Dobson kaleye doğru sert bir şut çekti. Top kaleciyi geçip ağlarla buluştu. Gol, Plainmoor Stadyumunu coşkuya sürükledi. Bu golle birlikte Torquay yerine, ligi sonuncu bitiren ve Konferans Ligi'ne düşen Lincoln oldu.
Maçın bitiş düdüğüyle birlikte taraftarlar sahaya akın etti. Gözyaşları aktı. Ve Jim McNichol, ısırık yarasının tedavisi için soyunma odasına gitti. Günler sonra, bir TV şovunda Jim McNichol ve onu ısıran köpek bir araya geldi. Torquay Başkanı Lew Pope, Bryn adlı köpeğe ödül olarak büyük bir kemik hediye etti.
Torquay teknik direktörü Morgan "Jimmy ısırılmasaydı ve o ek süre olmasaydı, bugün nerede olacağımızı kim bilebilir?" derken, takımı ligde tutan golü atarak kahraman olan Dobson ise "Eğer o köpek saldırısı olmasaydı mağlubiyetimiz kesindi" dedi.
Hikayemiz burada bitiyor:))
İyi Pazarlar...
Esen Kalın...
mrhiko@gmail.com
- UMUDUMUZ UEFA...
- ZORDA KALDIĞINDA ATATÜRK GİBİ DÜŞÜN...
- BİR BOZKURT HİKAYESİ...
- TARİHİ GÜNDE TARİHİ ZAFER...
- ESKİ HAMAM YENİ TAS...
- NEREDE KALMIŞTIK..
- AYNI TAS AYNI HAMAM...
- SİYASET FUTBOLDAN ELİNİ ÇEK...
- DAHA SARI DAHA LACİVERT...
- 31 YIL SONRA GELEN ŞAMPİYONLUK...
- HARINGTON KUPASI...
- FENERBAHÇE KALDIĞI YERDEN...