içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Unuttuk mu ?

Unuttuk mu?
Küçükken anne ve babamızın bizim yetişmemiz için ne kadar çabaladıklarını asla anlayamayız. Ta ki biz de birer yetişkin olana kadar. Beslenme alışkanlıklarımızdan tutun da aldığımız eğitim, meslek seçimimiz hatta evleneceğimiz kişiye kadar doğru tespitler yapıp yapmadığımız, onların en birincil meselesi olmuştur hep. 
Aslında bütün bunları bizim gelecekte doğru kararlar almamız ve iyiliğimiz için yaparlar. Nitekim şimdi biz aynı şeyleri çocuklarımıza yapmıyor muyuz? Yıllar böylesi endişelerle akıp giderken zaman da değişir. Bir de bakmışız ki kendi anne ve babamızın değer yargıları toplumla çakışmaya başlamış.  
Oysa bizler ergen yaşlarda topluma göre hareket etmeye bayılırız. Davranış ve tepkilerimiz aile kavramımızın ötesinde şekillenir. Asilik, şiddet oyunları, bilgisayar bağımlılığı, özgürlük en doğal hakkımız diye tepinir, adrenalin içeren her türlü haylazlığı normal sayarız. Durum böyle olunca eğitim de sıkıcı gelir. Örneğin sizin seçici ve uyumlu davranışlarınız ve benzer uğraşlarınız arkadaş çevrenizce pek hoş karşılanmaz. 
Siz de genel akışa uyar, başlarsınız farklı bağımlılıkları tercih etmeye. Sigara, alkol mutlaka birkaç kez denenir. Bilgisayar, şiddet oyunları derken başlarsınız cam arkasındaki dünyada adam öldürmeye. İş, zeka yerine şiddet içeren çözümlere dayalı bir yaşam biçimini tercihe gelince, yavaş yavaş kalite yerini kalitesizliğe bırakıverir.  
Öğrenilmesi çaba isteyen uğraşlarla oyalanmaktansa, köşeyi hızlıca döndürebilecek basit manevralar gündemdeki yerini alır. Gerçek anlamda teknoloji iyiye kullanılmazsa bunu candan destekler. Örnekleri de yok değil hani; 
Herhangi bir müzik aleti çalmak isteyen birisi sırf uzun yıllar emek sarf etmemek için bilgisayardan bir-iki program yükleyip elde ettiği seslerle uyumlu ya da uyumsuz fark etmez, bir anda müzisyen oluverir ya da programın yardımıyla eğitimini almadan derme çatma büyük bir programcı. Siz boşuna uğraşıp dirsek çürütün, her şeyin kolayı var ya. 
Eğitim önemsizdir. İşin kötüsü bu durum zaman zaman rağbet de görür. Mesela bir dostun sesini duymak yerine duvarla yazışmalar başlar.  “Mrb”, “Merhaba” nın yerini alır. İstenen ya da istenmeyen internet arkadaşlıkları vs. bu arada fark edilmez belki ama işin ruhu kaybolur ve yaşam cansız gölgelere teslim olur.  
Bu durum sıradanlığını bir çok alana yansıtır. Mesela yıllar önce hayatımıza fast food kültürü ile geçen özensizlik damak zevkimizi yok ettiği gibi görselliği de kirletiyor. Birçoklarımız hatırlayacak. Eskiden hangi restorana gitseniz sizi bembeyaz, ütülü, mis kokan masa örtüleri karşılardı. Küçücük bir leke olsa anında değiştirilirdi. O standart her restoran için bir kuraldı. 
Şimdi ise özenti Batı kültürü ile sofralarımıza yerleşen sığınmacı görünümündeki Amerikan servisi var. Bugünkü lisanla sakız gibi masa örtüleri out, Amerikan servisi in oldu. Plastik çiçekler in, gerçek mis gibi kokan çiçekler out. İnsan emeği ile üretilen sanat out, tekno müzik in. Ötesi var. Eskiden tiyatro, opera ve baleye giderken özenli davranılır, takım elbiseler, kolalı gömlekler giyilir, sanatçıya saygı sadece alkışla değil, oluşturulan bu izleyici dokusuyla da yansıtılırdı. 
Bugün ise varoş kültürü maddi sıkıntıların mazereti arkasına saklanıp, eğitilmiş ve zaman içerisinde yerleşmiş toplumlara ait bir çok değer yargısını çöpe atarak belden aşağı şakalarla, adını da entellik olarak değiştirip itişe kakışa gelip kültürümüze yama gibi yerleşti. Tabii ki yaşam değişimler ve devinimler içinde son sürat ilerliyor. Gelişim ve evrime karşı durulamaz ancak evrim geri gidişi işaret ediyor, kültürel değerlerimizi yok ediyor, örf, adet ve güzelliklerimizi hiçe sayıyorsa bir şeyler yapmak gerek. Günün yoğun ritmine fazla kaptırıp bazı değerleri artık yok mu sayıyoruz, yoksa unuttuk mu?..
Işık ve Sevgiyle... 
macit.soydan@gmail.com

 

Bu yazı 452 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum