içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

ANKARA KIZI...

Hani o meşhur şarkıda diyor ya; 

 

"İndi bahar Ankara'nın sisli yamaçlarına,
İçli sesin ah ne kadar açtı gönül yasını, 
 Her gören ağladı, kalbini bağladı Ankara kızlarına"
... diye...

 


O  herkesi peşinden koşturan bir "Ankara Kızı"ydı... 

 


Türk Tiyatrosu'nun yetiştirdiği en büyük sanatçılardan biriydi. 

 


Tiyatronun her türünde muhteşem roller oynadı.. Klasikten modern komedilere... 

 


Shakespeare'in 12'nci Gece'sinde, Barillet ve Grady'nin Kaktüs Çiçeği'nde, Jean Giraudoux'nun Ondine'inde harikalar yarattı. 

 


..Ve de sahnenin en zoru, müzikallerde...

 


Müzikal için çok iyi oyuncu olacaksın.. Muhteşemdi.

 


Çok iyi sesin olacak.. Harikaydı..

 


Çok iyi dans edeceksin.. İnanılmazdı..

 


Çarpıcı fiziğin olacak.. Türk tiyatrosunun en çekici kadınlarındandı..

 


Sadece ama sadece My Fair Lady'deki Ayten Gökçer'i izlemek bile onunla gurur duymak için yeterdi. 

 

Ayten Gökçer hayatını kaybetti! Usta sanatçının hayatındaki bilinmeyenler  ortaya çıktı: İki yaşında annesi terk etti - Aydın Haber, Son Dakika Aydın  Haberleri| Aydinpost.com

 


Eliza Doolittle, sahne sanatlarının en zor, en görkemli kadın rollerinin başında gelir. İnsanı vezir de eder, rezil de.. My Fair Lady'de üstesinden gelirken hayranlık yarattı. 

 


Onu ilk kez beyazperdede 1965 yılında 'Taçsız Kral' adlı film ile tanıdık. Ama onun için tiyatro her zaman öncelikli oldu. Birçok kez 'En İyi Kadın Oyuncu' ödülünü aldı.

 


Televizyonların efsane dizilerinden Yılan Hikayesi'ndeki Belgin karakteri ile hafızalara kazındı. 

 


Shakespeare’in ünlü “As You Like It” oyunundaki bir monologda yer alan bir cümle, belki de hayatlarımızın ve bizlere dayatılanların bir özeti;

 


Tüm dünya bir tiyatro sahnesi ve biz insanlar sadece birer oyuncuyuz.

 


Cumhuriyet Türkiye’sine kuşaktan kuşağa kalan bir replik olan büyük tiyatrocu Tomas Fasülyeciyan’ın meşhur tiradı nasıldı hatırlayınız; 

 


“Oynarken varızdır, yok olunca da sesimiz o boş kubbede, bir hoş sada (seda) olarak kalır...
Olsa olsa eski program dergilerinde soluk birer hayal olur kalırız...
Görooorum hepiniz gardroba koşmaya hazırlanıyorsunuz...
Birazdan teatro bomboş kalacak...
Ama teatro işte o zaman yaşamaya başlar...
Çünkü Satenik’in bir şarkısı şu perdelerden birine takılı kalmıştır...
Benim bir tiradım şu pervaza sinmiştir...
Hiranuş’la Virjinya’nın bir diyaloğu eski kostümlerin birinin yırtığına sığınmıştır...
İşte bu hatıralar, o sessizlikte saklandıkları yerden çıkar, bir fısıltı halinde yine sahneye dökülürler...
Artık kendimiz yoğuz...
Seyircilerimiz de kalmadı...
Ama repliklerimiz fısıldaşır dururlar sabaha kadar...
Gün ağırır, temizleyiciler gelir, replikler yerlerine kaçışır...
Perde...” 

 

Güle güle "Ankara Kızı"

 

Mekan'ın Cennet Olsun... 

 

Nota ve Tınıyla... 

 

macit.soydan@gmail.com

Bu yazı 2444 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum