içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

SANCHO'NUN SABAH YÜRÜYÜŞÜ...

 


"Sancho’nun Sabah Yürüyüşü" güneşli bir havada başlar. 

 


Sancho ve sahibi Hülya’nın babası, Ankara Çankaya, Göreme sokak'tan Sıhhiye’nin köşesindeki gazeteciye kadar uzun bir yürüyüş yaptıktan sonra geri dönerlerken Kavaklıdere’ye uğrarlar ve evlerine dönerler. Yol boyunca farklı mekânlarda, farklı köpekler ve sahipleriyle karşılaşırlar. Her karşılaşma ayrı bir konunun açılmasına vesile olur. Bu karşılaşmalar aynı zamanda 1960’ların Ankara’sının profilini çizer.

 


Hikayenin anlatıcısı, ilk satırlarda belli olmasa da, kahramanımız Sancho’dur. Yol boyu karşılaştığımız kişi ve olayları onun gözünden görürüz.

 


Hikaye boyunca sıklıkla tekrarlanan bu satırların “tiki” kısmı Sancho’nun, “praf” kısmı Hülya’nın babasının yürürken çıkardığı seslerdir. Yazar konudan konuya geçişlerde bu satırları kullanmıştır. Köpekler ve sahipleri aracılığıyla insan ilişkileri, genel geçer ahlaki kurallar, sadakat, insan-köpek ilişkisi, ikiyüzlülük sorgulanmış, günün değerleri mizahi bir dille eleştirilmiştir.

 


Büyük Millet Meclisi’ne giden yol üstünde karşılaştıkları beyaz Pekinuva Heidi, isterik sahibi tarafından stres topu gibi kullanılmış, sonuçta hanımı iyileşmiş ancak Heidi sinir hastası olmuştur. Geliştirdiği çeşitli tikler yanlış anlaşılarak sokak köpeklerinin peşine takılmasına neden olmaktadır.

 


Hülyanın babası yine gezmeye devam ederlerken, bir adamla sohbet etmeye başladığında, Sancho, adamın giyim kuşamı ve konuşma şekline bakarak onun yeni mebus olmuş bir kasaba avukatı olduğunu düşünür. Hülya’nın babası alttan alarak adamı dinler ve araya kızının dövizle ilgili bir problemini sokar. Muhtemelen olumlu bir cevap alır, neşesi yerine gelir. Sancho’ysa adamın tükürükler saçarak konuşmasından rahatsız olur.

 


Hikmet Bey’in köpeği Pakistan tazısı Altes ise, Londra’da özel bir hastanede doğmuş, şimdi Hacettepe Baytar Okulu Polikliniği'nde muayene için sıra beklemektedir ve tıpkı varlıklarını kaybeden insanlar gibi mutsuzdur.

 


Güven Park’ın önünde karşılaştıkları medyatik kardeşler İsabella ile Mirella “Ankara sosyetesininen rüzgârlı gülleridir”. Onların cazibesine direnmek Sancho için hiç kolay olmaz.

 


Eğlenmek için “tiki tiki praf” tempolu yürüyüşüne burun kaldırma ve kuyruk sallama hareketleri ekleyen Sancho’yla alay etmeye kalkan Müsteşar bey’in kahverengi renkli buldog köpeği,  tüylerine hiç uymayan yeleği ve kuru havada giydiği yağmur çizmeleriyle asıl kendisi gülünç durumdadır.

 


Ya Kızılay’da karşılaştığı sonradan görme Kastor adlı Chow Chow’a ne demeli? Karşılaştığı ilk sıkıntıda anasının diyalektine dönmesinin, sonradan görme insanların davranışından bir farkı var mıdır?

 


Sancho, sabah taliminden dönen Polis Koleji’nin stajyer köpekleriyle arasında çıkabilecek bir tatsızlığı son anda, sadece karşılıklı hırlaşmayla atlatır. Polis köpekleri ve av köpekleri Sancho’nun hiç sevmediği türlerdir.

 

Sancho'nun Sabah Yürüyüşü | Haldun Taner - Parşömen

 


Yine yol üstünde gördükleri Selmin Hanım’ın sağduyulu, alçakgönüllü ve yapmacıksız Danua’sının Diyojen’le paylaştığı sır, insanların sadakatsizliği ve ikiyüzlülüğüne güzel bir örnektir.

 


Peki insan sadakate değer mi? Bu soruya çarpıcı bir cevabı var elbette Sancho’nun.

 


Hava bozmaya başlamıştır. Sancho içgüdüleriyle yağmurun yağmayacağını anlar, ancak insan aklın esiri olmuş ve içgüdülerini kaybetmiştir. Bu yüzden Hülya’nın babası adımlarını sıklaştırır. Eve döndüklerinde ikiyüzlülüğün ve sadakatsizliğin çok çarpıcı bir başka örneğiyle karşılaşırlar.

 


Vakit henüz öğlendir ama her yer hüzünlü bir akşam loşluğuna bürünmüştür.

 


Ülkenin politik ve sosyal yaşamının merkezi Ankara’da şimşekler çakmaktadır.

 


Haldun Taner’in muhteşem kalemiyle bir resmi geçit havasında önünden geçen insan ve köpekleri değerlendiren "Sancho'nun Sabah Yürüyüşü" isimli kitabında Sancho’nun bakış açısı, olaylara ironik yaklaşımı, anlatım tarzı, kendi kendine oyunlar bulup eğlenmesi oldukça etkili. 

 


Hikayenin her sahnesi sanki gerçekten yaşıyormuşçasına gözünüzde canlanıveriyor. İnsan davranışlarını bir başka canlının gözünden görmek ilginç ve çarpıcı. En dikkat çeken tarafı ise 1964’te yazılmış bu öyküde hicvedilmiş karakterlerin günümüzde hâlâ geçerliliğini koruması. 

 


Okumanızı  tavsiye ederim, bir yandan gülerken bir yandan da düşünecek, sorgulayacaksınız.

 

Zaten mizah bu değil midir?! Güldürürken düşündürmek. İşte Haldun Taner tam da bunu yapıyor.

 


Türk mizah edebiyatının ustalarından Haldun Taner’in Sancho’nun Sabah Yürüyüşü adlı öykü kitabı ilk 1969 yılında Bilgi Yayınevi, ikincisi 2015 yılında Yapı Kredi Yayınevi, üçüncüsü ise 2016 yılında basılmış. 

 

Kitapta Sancho’nun Sabah Yürüyüşü, Piliç Makinesi, Dürbün, Salt İnsana Yöneliş, Rahatlıkla, Ases ve Gülerek Ölmek adında birbirinden ilginç yedi öykü yer almakta. 

 

Kitapçıda bulamazsanız mutlaka sahaflarda vardır... 

 

Nota ve Tınıyla... 

 

macit.soydan@gmail.com

Bu yazı 4703 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum