içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

BUKOWSKI VE MEAT KUŞAĞI - 1

.

Asıl adı Heinrich Karl Bukowski... 

 

Ancak tüm dünya ve okurları onu Charles ismiyle bilir...

 


1920’de Almanya’da, Andernach’ta doğdu. Üç yaşında Amerika’ya gitti, Los Angeles’ta büyüdü. Annesi Katharina Fett bir Alman ve kadın terzisiydi, babası ise Polonya kökenli bir Amerikalıydı, askerdi. İkili Birinci Dünya Savaşı sonunda tanışmıştı.

 

 

Bukowski 2-3 yaşlarındayken ailesi Los Angeles’a taşındı. Los Angeles Lisesi’nden mezun olduktan sonra Los Angeles Üniversitesi’ne kaydolan Bukowski burada edebiyat, gazetecilik ve sanat dersleri aldı, iki yıl sonunda okulu bıraktı.

 

 

Yazar sadece babasına değil, tüm topluma aldığı karşı tavrı bu dönemlerde filizlendirmişti. Çok küçük yaşta alkolle tanıştı.

 

Charles Bukowski on Writing, Creativity, and Living Fully - Calvin Rosser

 

Yazmaya başladığı günden itibaren yazılarını yayımlanması için dergilere gönderen Bukowski’nin yazıları hep geri gönderilmişti.

 


Ancak 24 yaşındayken Aftermath of a Lenghty Rejection Slip isimli kısa öyküsü, iki yıl sonra da bir başka kısa öyküsü olan 20 Tanks From Kasseldown isimli eseri yayımlandı. Bukowski yayıncılık yöntemlerinden hayal kırıklığına uğradı ve neredeyse 10 yıllığına yazmayı bıraktı. 

 


Hayatının bu bölümünü ABD’yi gezerek, çeşitli işlerde genellikle kısa vadeli çalışarak ve ucuz pansiyonlarda konaklayarak geçirdi. Hayatının diğer bölümlerinde olduğundan daha yoğun bir tempo ile açlık ile boğuşan ve kadınlarla zaman geçiren Bukowski daha sonra bu yıllarını Factotum isimli kitabında da anlatmıştır. 

 

A Commentary on 'The Secret' by Charles Bukowski – Burlington Writers  Workshop

 

Bu dönemdeki işlerinin kısa vadeli olmasının nedeni de düzen tanımaz kişiliği ve alkol bağımlılığıydı. Bukowski babasına olan nefretini onun aksine bir hayat yaşayarak göstermiş ve bir yazısında da bu yüzden bir hiç olmayı seçtiğini söylemiştir.

 

 

O babasının aksine olduğu gibi görünen ve bir şey olmamayı hedefleyen birisi olarak kazandığı paraya önem vermiyor ve barlarda günü birlik bir hayat sürüyordu. 

 


Zengin Amerikalı kadınlarla ilişkiye girdiği dönemlerde onlara kaba dahi davransa etkiliyor onların evlerinde yaşamaya başlıyor ama bir türlü o hayata adapte olamayarak eski hayatına geri dönüyordu ki 1969’da da bunu, aç kalmayı seçtiğini söyleyerek ispat etmiş oluyordu adeta. Ayrıca ömrünün çoğu denilebilecek kısmını da hipodromlarda geçirmiş ve bundan yazılarında sık sık söz etmiştir. 

 


1950’lerin başında Bukowski, iki yıldan az bir süre ABD Posta İdaresi’nde posta kuryesi olarak çalıştı. 1955’te ölümün ucundan döndüğü alkol komasından dolayı hastaneye kaldırıldı. Taburcu olduktan sonra bir daktilo satın aldı ve şiir yazmaya başladı. 1957’de Barbara Fry ile evlendi fakat 1959’da boşandılar.

 

 

Bukowski, şiir yazmaya ve içki içmeye devam etti ve sonra Los Angeles’taki postaneye geri döndü. 1965’te hiç evlenmediği Francis Smith’ten bir kızı oldu. 

 


1969’da Black Sparrow Yayınevi’nden ömür boyu 100 dolar maaş teklifini alınca postaneden ayrıldı. Bir mektubunda şöyle bir açıklaması vardı; 

 


“İki seçenekten birini seçmek zorundaydım: Posta ofisinde kalıp delirmek ya da yazmaya oynayıp açlıktan ölmek. Ben aç kalmayı seçtim.” 

 

Bukowski on Writing, Art, and the Courage toOutside Society's Forms  of Approval – The Marginalian

 


Posta ofisini bırakalı bir ay olmadan Postane ismindeki ilk romanını bitirdi. 1976’da Bukowski, Linda King ile tanıştı. İki yıl sonra birlikte Los Angeles’ta bir liman şehri olan San Pedro’ya taşındılar. Bukowski ve Beighle 1985’te evlendiler.

 

 

Bukowski, Pulp romanını henüz bitirdikten sonra 9 Mart 1994’te 73 yaşındayken omurilikten yayılan lösemi sebebiyle San Pedro, Kaliforniya’da öldü. 

 


Bu tip bir hayat yaşadığı için birçok kez tutuklanmış, dayak yemiş olan Bukowski hayatı, özgün dili ve tarzı ile Amerikan edebiyatına damgasını vurmuş, Türkiye’de ise ilk kez Sokak Dergisi’nde çıkan öyküleri ile tanınmıştır.

 


Eserleri


Şiirleri:  Pansiyon Manzumeleri, Sarhoş Çal Piyanoyu Vurmalı Çalgı Gibi Parmaklar Biraz Kanamaya Başlayana Dek, Kapalı Bir Kapıdır Cehennem, Gülün Gölgesinde, Bir Tek Ben Miyim Böyle Yaşayan, En İyi Adamlar Yalnızken Güçlüdür, Kaybedenin Önde Gideni, Kendimizde Açtığımız Yaralar, Gece Çılgın Ayak Sesleriyle Yırtıldı, En Kısa Andır Mucize, Kimse Bilmez Ne Çektiğimi, Suda Yan Ateşte Boğul...

 


Hikâyeleri: Ekmek Arası, Factotum, Kasabanın En Güzel Kızı, Büyük Zen Düğünü, Pis Moruk İtiraf Ediyor – Şarap Lekeli Defterden Bölümler, Sıradan Delilik Öyküleri, Ölüler Böyle Sever, Güneşe Uzan Güneş İşte Buradayım, Sıcak Su Müziği, Kaptan Yemeğe Çıktı ve Tayfalar Gemiyi Ele Geçirdi, Kahramanın Yokluğu...

 


Romanları: Postane, Kadınlar, Pulp, Hollywood, Pis Moruğun Notları...

 

Devam edecek... 

 

Nota ve Tınıyla... 

 

macit.soydan@gmail.com

Bu yazı 2178 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum