içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

HEM BİLGİLENDİRME HEM İLGİLENDİRME

 

Kısa bir bilgi ;

 

Yaklaşık bir haftadır dikkatinizi çekmiştir. Haber akışı ile birlikte köşelerde eski yazılar dönüyor. Maalesef bilemiyoruz ama muhtemelen bir hacker saldırısına uğradık. Yılların emeği bir anda yok edilmeye çalışıldı. 

 

Yeniden yapılandırıyoruz. Çok kısa bir zaman içinde eskisinden daha güçlü döneceğiz.

 

Bu süre zarfında bizleri arayarak yanımızda olduklarını belirten tüm okurlarımıza teşekkür ederiz.

 

Hani derler ya yel kayadan ne aparır...

 

Sözün özü, yıkılmadık ayaktayız...

***    

                                        

                                      Kara üzüme nişan düştüğü zaman...

 

"Nüfus kağıdımı aldığım zaman 9 ya da 10 yaşındaydım. Ortaokula gitme vaktim geldiğinde, “Nüfus kağıdı lazım” dediler..."

 

Söylediğine göre annesi de doğum tarihini bilmiyordu. Sorulduğu zaman da "Kara üzüme nişan düştüğü zaman doğum yaptım' diyordu.

 

Doğum tarihi annesinin "Kara üzüme nişan düştüğü zaman" olarak hatırlanan, bir kara sevdaya tutulduğunda ise vereme yakalanan, hayatı acılarla yoğurulmuş bir büyük halk müziği ustası geçtiğimiz gün hayata veda etti.

 

Nuri Kaçtaş ya da milyonların tanıdığı adıyla Nuri Sesigüzel, dünyaya gözlerini bazı kaynaklara göre 1937, bazılarına göre 1943 yılında Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesine bağlı Karaotlak köyünde açtı. Daha 13 yaşındayken halk müziğine gönül verdi. Bu işe öylesine büyük bir tutku besliyordu ki 14 yaşında saz çalmaya başladı.

 

Sesigüzel, Denizli Er Eğitim Merkezi'nde askerliğini tamamladıktan sonra artık kendine kariyer yolunu çoktan çizmişti bile. Hayatının geri kalanında hep halk müziği olacaktı. Vatani görevinin ardından evine geri döndü.Ama orada uzun süre kalmadı. Ablasının yaşadığı İstanbul'un Balat semtine yerleşti.

 

1961 yılında İstanbul Radyosu'nun açtığı sınavları kazanmasıyla da çocukluk hayalini gerçekleştirmeye bir adım daha yaklaştı. Radyo sanatçısı olarak çalışmaya başladı.

***

Ama onun asıl isteği Ankara'ya gitmek ve daha geniş kitlelere sesini ulaştırmaktı. Tabii bu arada boş durmadı ve Kore Dağları'nda Kar Bölük Bölük adlı ilk 45'liğini çıkardı.

Sonrasında Ankara Radyosu'nun açtığı sınavlara girdi ve onu da kazandı. Bu başarısı ona Muzaffer Sarısözen’in korosunda türkü söyleme imkanı sağladı.

 

Nuri Sesigüzel sahneye ilk adımını attığında artık kendi sazıyla çalıp, sesiyle türkülerini söylüyordu. Sesi öylesine etkileyiciydi ki kısa sürede müzik yapımcılarının dikkatini çekti. Zaten Türkiye çapında şöhrete ulaşması da uzun sürmedi ondan sonra.

 

İlk sahne hayatına adım atarken, kendi derlediği türküleriyle ve sazıyla sanatçıya Nida Tüfekçi eşlik etti. Kısa sürede tüm müzik yapımcılarının dikkatini çeken ve yanık sesiyle herkesin beğenisini kazanan Nuri Sesigüzel, böylece kısa sürede şöhrete ulaştı.

***

Şöhretli olmasına şöhretliydi ama hayatı gayet mütevazı yaşıyordu. Ablasının mahallesinde tanıştığı Aysel adlı genç kızla hayatını birleştirdi.

Nuri Sesigüzel, meslek yaşamı boyunca 300'den fazla plak yaptı. Seslendirdiği türkülerin çoğu da kendi bestesiydi. 1963'ten 1995 yılına kadar tam 57 tane türkü besteledi Sesigüzel. Hepsini de kendi sazıyla çaldı. Avrupa ülkelerinde de konserler verdi.

 

Özellikle 70'li yıllarda Türk sinemasında pek gözde olan türkülü-şarkılı filmlerde Sesigüzel de rol aldı. 1975 yılında Hülya Koçyiğit ve Ayla Algan gibi birçok sinema sanatçısıyla birlikte FİLMSAN adlı vakfı kurdu. Başarılı bir müzik ve sinema hayatının ardından İstanbul’da kendi çiftliğinde sebze, meyve ve hayvancılıkla uğraşarak emeklilik dönemine çekildi.

 

Sesigüzel, yıllar önce verdiği bir röportajda hayatıyla ilgili samimi açıklamalar yapmıştı. Ünlü sanatçı nüfus kağıdını orta okula başlayacağı sırada aldığını söylemişti. Sonra da şunları eklemişti: " Nüfus kağıdımı aldığım zaman 9 ya da 10 yaşındaydım. Ortaokula gitme vaktim geldiğinde, “Nüfus kağıdı lazım” dediler..."

 

Söylediğine göre annesi de doğum tarihini bilmiyordu. Sorulduğu zaman da "Kara üzüme nişan düştüğü zaman doğum yaptım' diyordu.

***

Sesigüzel o röportajda ilk aşkı -tesadüf bu ya onun da adı eşiyle aynı- Aysel'e nasıl vurulduğunu kelimelere dökmüştü: " 17-18 yaşlarındaydım, kız benden 6 yaş büyük... Kızın elini bile tutmuşluğum yoktur... Öyle flört etmek, sinemaya gitmek desen zaten hayal; öldürürlerdi bizi.

Pencerenin altından geçerken uzaktan bakışırdık, bazen de çeşme başında bir-iki laf ederdik, o kadar... Kara sevdaya tutulmuştum düpedüz. Betonların üzerinde yattım ölmek için..." Hatta bunun sonucunda vereme yakalandığını bile söyledi Sesigüzel.

 

Evet bu dünyadan bir Nuri Sesigüzel geçti. Hayat serüvenini tamamladı ama ardında kalplerde yer eden unutulmaz türküler ve filmler bıraktı.

 

Toprağı bol olsun...

 

Nota ve Tınılarla...

 

macit.soydan@gmail.com

Bu yazı 2955 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum