içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

140 KARAKTERLİK FİKİR DÜNYASI...


Sıradan insanlar olarak doğar, büyür ve yaşarlar aramızda. Kimi tüccar, iş adamı, kimi yazar/çizer, kimi sanatçı, bir kısmı memur, bir kısmı kifayetsiz muhteris siyasetçi, pek çoğu ise gelir düzeyi yüksek memur veya akademisyendir.

 

Onları ortak paydada birleştiren ise hiçbir şeyi beğenmeyen, burnu havada, eleştirmekten başka bir şey bilmeyen, idealsiz, iddiasız tipler, kültür, tarih, edebiyat ve fikir fukarası olmalarıdır.

 

Sosyal medya köleleri, twitter zavallıları, birkaç köşe yazarının ağzıyla konuşan bu insanlar yüz kırk karakterlik mesajların fikir dünyalarını sınırladığı son derece yetersiz tiplerdir aslında. Bilmezler, bilmediklerini ise hiç bilmezler ve üzerlerine konduramazlar.

 

Aslında pek çoğu siyasi ya da medya illüzyonistlerinin acınası kurbanları olarak etrafta dolaşırlar, onların algı operasyonlarının etkisi altında ezberletilen cümlelerini tekrarlayıp dururlar, bunları söyler ve yazarken de o kadar üst perdeden konuştuklarını zannederler ki sormayın gitsin. Hava bin beş yüz, fikir ve kültür derinlikleri ise mutlak sıfır düzeylerindedir de bunun farkında bile olmazlar.

 

Kendilerini bir de cemiyetin entelektüel, kaymak tabakası olarak adlandırmazlar mı, böylelikle hem aldanıp hem de aldatmaya kalkmazlar mı işte bu hakikaten hayret ve esef edilecek bir durumdur.

 

Sızısı pek yoktur bu tiplerin, başkalarının dertleri ile dertlenmez, örneğin acı bir haberle derinden sarsılmaz, yürekleri yanmaz, ciğerleri kavrulmaz, sadece bundan ne çıkarabilirim, bundan hareketle kime nasıl suç bulabilirim derdinde tipolojilerdir. Her türlü  bağları son derece zayıf ve değişken olup, zamana, mekâna ve çıkar ilişkilerine göre şekillenen karmaşık ilişkileri vardır.

 

Pek çoğunun narsist bir ruh haline kadar saptıkları görülür. Kariyerleri boyunca çevresindekileri kullanan, başkalarının omzuna basarak yükselmiş, geldikleri tepe noktalarda etrafındakileri ezen, üzen, tepeden bakan, dününü ve geldiği yeri çabuk unutan, kısacası üç kuruşluk geçici koltuğunun ya da beş kuruşluk parasının kölesi olan, değerleri de bu kadar olan tiplerdir.

 

O makamdan uzaklaştıklarında ya da paraları bitince kimsenin yüzlerine bakmayacağı, özellikle de dün adam yerine koymadıklarının asla adam yerine koymayacakları zavallılardır.

 

Uluslararası alt bilinç programlayıcıların ve algı operasyonu yönetenlerin en acınası kurbanları olan bu zavallı tipler genellikle kendinden, yerli ve milli olan her şeyi kolayca eleştirir, acımasızca hakaret eder, yargısızca infaz ederler. Nasıl kullanıldıklarının da asla farkında olmazlar, oldurulmazlar.

 

En büyük özellikleri de asla kanaat etmemek ve şükretmemektir. Nasiplerine hiç ötekine yardım duygusu da düşmemiştir. Her türlü toplumsal fayda üretiminden tepe tepe yararlanırlar ama ağızlarından tek bir kanaat ifadesi çıkmaz.

 

Ayrıca bu tipler teşekkür etmeyi asla bilmedikleri gibi özür dilemeyi de putlaşmış nefislerine, gurur ve kibirlerine yediremezler. Ruhları ve insaniyetleri acımasızca tüketilmiştir zira.

 

Kısacası dünyayı önlerine serseniz asla müteşekkir olmaz ve yapılan her şeyi de acımasızca eleştirmekten de geri durmazlar. “Gelin, siz de ülke yönetimine katkıda bulunun, topluma faydalı projeler ya da fikirler üretin” dendiğinde geri durur, katkı yapma potansiyeli olmadığı gibi, bu potansiyeli oluşturmak da zahmetli olduğundan, ayrıca böyle bir meydana yiğitçe çıkıp mesuliyet yüklenmek zor ve riskli geldiğinden sadece eleştirir, eleştirir, eleştirirler…

 

Kitap okumazlar, tarihe, felsefeye, sosyolojiye, dine, şiire, edebiyata da merakları yoktur. Dolayısıyla fikir dünyacıkları üç kuruşluk müptezel ve art niyetli kaynaklardan beslenir. “Haydi şu konu hakkında çok değil yarım saat konuş” deseniz inanın birçoğu beşinci ezber cümlesinden sonra dağılır, ya tekrara ya da saçmalamaya başlar.

 

Çünkü onları sürüleştiren, zihinlerini ve hislerini iğfal eden, fikirlerini ve kültürlerini çölleştiren zihniyetin, uluslararası üst aklın onlardan istediği de sadece budur.

 

Maalesef her yerde bu tiplerden çok fazla sayıda var ve her geçen gün hızla artmakta. Çevrenize şöyle bir bakmanız yeterli...

 

Nota ve Tınıyla... 

 

macit.soydan@gmail.com

Bu yazı 3609 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum