Hikmet KELEŞ

Değerli okuyucular..

Cumhuriyetimizin 100. yılı olması dışında çok da fazla bir şey ifade etmediğini düşündüğüm 2023 yılı günümüz itibariyle geride kaldı.

Her ne kadar birçok heyecanı bize ilk defa  yaşatmış olsa da, ülkemiz için hafızalardan silinmeyecek deprem felaketi ile başlayan bir yıl olduğu için, çoğumuzun hatırlamak bile istemeyeceğinden eminim.

Yaralarımızı sarmaya çalıştığımız yılın ortalarında önce Erkek Voleybol takımımızın Cev Avrupa şampiyonu oluşuyla, ardından Kadın Voleybol takımımızın Dünya Milletler ligi ve Avrupa şampiyonluğu ile gururlandık.

Ardından A milli Futbol takımımızın Avrupa Şampiyonasına katılım hakkı kazanmasıyla sportif anlamda morallerimiz üst seviyeye geldi. Avrupa kupalarında bizleri temsil eden futbol takımlarımızın ön eleme gruplarında peş peşe aldıkları başarılı sonuçlarla UEFA sıralamasında da ilk 10 içinde yer almamız yılın akıllarda kalan gelişmeleriydi.

Cumhuriyetimizin 100. Yılı oluşunun sportif alanda yaşanan her yarışmayı daha bir anlamlı hâle getirdiği geçtiğimiz yılı Fenerbahçe ve  Galatasaray birer kupa kazanarak daha bir gururlu geçirdiler.

Biri lig diğeri de Türkiye Kupası şampiyonu olan ezeli rakipler, Fenerbahçe ve Galatasaray, yeni sezon öncesinde Süper kupada kozlarını paylaşıp rakiplerine psikolojik üstünlük kurma düşüncesinde iken, kupa takvimi Federasyonun almış olduğu bir kararla ertelendi.

Yapılan açıklamada, her iki takımın da Avrupa kupalarında ki ön eleme maç takviminin yoğunluğu gerekçe gösterilirken, taraflar bu durumu haklı olarak makul karşıladılar.
Sonrasında belirlenen takvim ve maçın  Suudi Arabistan'da oynanacak oluşu uzun süre kamuoyunda tartışmalara neden oldu.

İki kulüp Cumhuriyetin 100.yılı oluşu nedeniyle maçın demokratik olmayan bir ülkede yapılacak oluşuna kurullarında almış oldukları kararlar ile itiraz etmiş olsa da, Futbolun siyasi ayağı ağır bastı ve maçın Suudi Arabistan'da yapılması karara bağlandı..

Bu karar öncesinde ulusal Futbol ligimizde yaşanan bir çok skandal  ile koltuğu tartışma konusu olan TFF başkanı Mehmet Büyükekşi ve yönetimi  iyiden iyiye tüm futbolseverlerin hedefi haline geldi..

Daha önce ki yazılarımda tarafsızlığını yitirdiğini düşündüğüm Federasyonun istifa etmesi gerektiğini ve etmediği taktirde daha bir çok skandalın yaşanmasının olası olduğunu söylediğimi hatırlatırken, aradan çok zaman geçmemişti ki yaşanan yumruk ve şimdi de gündemin baş konusu haline gelen süper kupa olayı tüm bu hadiselerin tuzu biberi oldu.

Kriz yönetmek şöyle dursun sürekli kriz çıkaran bir kurum haline dönüşen TFF artık ciddi bir revizyona gitmelidir.

Cumhuriyetimizin kurucusunu antidemokratik bir coğrafyada tartışma konusu yapan ve bu konuda halkımızı tatmin edecek bir tavır sergileyemeyen TFF tüm kurumları ile istifa etmelidir.

2024 yılına girdiğimiz şu ilk günde, yeni yılın futbol açısından yeni krizlere meydan vermemesi için gerekirse siyasi iradenin de bu yönde bir baskı kurması toplumsal huzur için de faydalı olacaktır.

Yeni yılın hepimize yeni güzellikler getirmesi dileğiyle..

Sevgi ve saygı ile esen kalın.

mrhiko@gmail.com