içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

‘BAK OĞLUM…’

 

Bundan yaklaşık 10 yıl kadar önce; yani oğlum üç yaşında iken; zaman zaman piyano resitallerim, zaman zaman ise konferans konuşmalarım; ekranlara yansıdığı zaman, oğlumu çağırır; ‘Bak oğlum, bu baban, bu benim’ der, biraz reklam yapar, biraz da babası ile gurur duymasını isterdi…

 

Aradan beş yıl geçtikten sonra; artık aklı baki de olduğu için, aynı durum benim yapmama gerek kalmaksızın; O’nun tarafından yaşanır; ‘Aaaa baba bak yine senin konserini veriyorlar’ ya da ‘Babacım, babacım bak senin konuşmanı yayınlıyorlar’ demeye başladı…

 

Böyle bir durum, bir baba için,bir anne için; tabii ki öyle ebeveynlere sahip olduğundan dolaı bir evlat için de gurur ve şeref meselesi…

 

************************

 

Peki ya…

 

Ya…

 

Ya ben, 2 Temmuz 1993 günü; aydınları, yazarları, şairleri, fikir adamlarını; her şeyi geçtim ‘İnsanlar’ı, o 35 canı katleden katillerden, şerefsizlerden, haysiyetsizlerden, yobazlardan biri olsaydım…

 

Ne yapacaktım?

 

Tiplerinde, kıyafetlerinde, ifadelerinde, bakışlarında meymenet olmayan; vatan ve devlet ve rejim ve cumhuriyet karşıtı slogan atanlardan biri ben olsaydım da; ekranlara yansısaydım; ne diyecektim; ‘Bak oğlum bu baban, o insanları yakarak, dumandan boğarak öldüren benim’ mi diyecektim? Olur ya aklı baki yaştadır; ‘Baba bak seni gösteriyorlar; ne de güzel ateşe vermişsin o oteli’ mi diyecekti?

 

Nasıl bir gurursuzluk olurdu bu benim için?

 

Nasıl bir onursuzluk?

 

Nasıl bir şrefsizlik?

 

Nasıl bir haysiyetsizlik?

 

Nasıl aşağılık bir durum olurdu?

 

************************

 

Biricik oğlum; her 2 Temmuz günü; ekranlarda bu katliam anılırken; arkadaşlarına, eşine-dostuna, kendi evladına; öğretmenlerine, iş arkadaşlarına; ‘Bakın be heeeyyt, orada insanları katleden benim babamdır’ mı demek zorunda kalacaktı?

 

Hem de ‘Allahu Ekber’ yani ‘Allah Büyüktür, Yücedir’ nidaları eşlinde insan kalteden birinin  evladı olmak; O’na nasıl bir duygu yaratırdı; hiç düşündünüz mü?

 

************************

 

‘Gelin canlar bir olalım’ diyen bir kitleye, bir anlayışa, bir felsefeye; ‘Kusura bakmayın, bizim mayamızda can almak var, biz ancak yakarız, yıkarız; ya bizim gibi düşüneceksin, ya bizim gibi inanacaksın; ay da katlin vaciptir’ karşılığını verenlerden biri olsaydım; oğlum bunun gurrusuzluğnu mu taşıyacaktı; yoksa O’nu ben o kafa ile yetiştirdiğim için benim yobaz kafamın veliaht prensi olarak; o da bulduğu ilk fırsatta, birilerini mi yakıp katledecekti?

 

İnandıkları kitabın en amir hükmü olan; ‘Bir insanı katleden, bütün insanlığı katletmiş değerdedir’ anlayışını unutup, yüzlerien yansıttıkları o haz ve zafer duygusu ile katliamdan adeta mutlum duyan ve haklılıklarını savunacak kadar da aşağılık olan tüm o katilleri tabii ki lanetliyorum…

 

Bir de olsa bir, iki de olsa; üç de, beş de olsa bir…

 

Ama 35 can yitirildi Sivas’ta…

 

35 seven, sevilen, yemek yiyen, sevişen, gülen, ağlaya; ana, baba, torun, evlat; 35 canı katletti yobazlar…

 

************************

 

Oğlum, şu anda 14 yaşına giremk üzere…

 

Bugün giib her 2 Temmuz’da onu ekran karşısına çağırıp; o ibretli görüntüleri ve anma programlarını izlettiriyorum; ‘Bak oğlum; bunlara hain derler, bunlara yobaz derler; bunlara din istismarcısı derler; bunlardan olma; her ne sebep olursa olsun bir cana kıyma; bir ansana hainlik ya da kötülük yapma’ diyorum…

 

Yarın da diyeceğimden emin olun; yaşarsam torunuma da diyeceğim; ben yaşamasam da biricik oğlum Devrim Deniz’in diyeceğinden de en ufak bir şüphem yok…

 

************************

 

35 canın aziz hatırası önünde saygıyla eğilerek…

 

Kalabiliyor ve kalabilecekseniz; hoş ve esen kalın…

 

 

 

 

 

Bu yazı 3203 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum