içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

FUT-BOK

 

Ya sekiz, ya dokuz yaşındaydım…

 

Babam bir akşam eve, elinde sarı-kırmızı rafya ipi ile süslenmiş bir paketle geldi. Daha sonra da ev telefonundan, bir arkadaşını arayarak; ‘Tekrar tebrik ederim, iddiayı hakkıyla kazandın, paketin elimde, az sonra evine getireceğim’ diyerek telefonu kapattı…

 

Akşam yemeğinden sonra, babamla zaten yakında oturan arkadaşına iddia sonucu kazandığı hediyesini götürdük. Babam kapıda arkadaşına hediyesini takdim ederken; ‘Bakalım sen böyle nasıl süsleyeceksin?’ dedi, öpüştüler, el sıkıştılar ve ayrıldık…

 

Yaklaşık beş ay sonra ise, bir akşam vakti o amca elinde bir hediye paketi ile çıkageldi; o da paketi siyah-beyaz kurdele ile süslemişti, yine öpüşüp, el sıkışıp vedalaştılar…

 

İlk maçta Galatasaray, babamın tuttuğu Beşiktaş’ı 2-0 yenmişti; iddiaya girmişler ve kaybeden babamdı. Bir hafta önce de Beşiktaş, Galataaray’ı 3-1 yendi ve bu kez de babam kazanmıştı…

 

****************

 

Yan komşumuz Nevzat Amca koyu Fenerbahçeli’ydi, alk komşumuz Özden Amca ise yine koyu Galatasaraylı idi…

 

Derbilerde, bazen o derbi birlikte izlenir; zaman zaman tansiyon yükselir; ama gün sonunda ya bir bardak demli çay, ya da bir kadeh bir şeyler içilerek kahkahalarla ayrılınırdı o meclisten…

 

********

 

Hiç unutmam  Galatasaray şampiyon olmuş, Özden Amca da bayrak asmış balkonuna; kardeşim Burak almış eline bir bardak su; balkondan bayrağa su döküyor. ‘Ne yapıyorsun?’ dedik, Burak’ın cevabı şu oldu; ‘Okuldan gelirken gördüm ki, o bayrak dalgalanıyor; öyl çok fiyakası olmasın diye su döküyroum ki, bayrak dalgalanmasın…’

*********

 

Yani futbol kavgaları, bir zamanlar şakadan öteye gitmezdi…

 

 

Düşünsenize; Rahmi Koç gibi sağlam Beşiktaşlı bir babanın oğlu Fenerbahçe Başkanı bu ülkede…

 

Beşiktaş, Fener’i endiğinde, babasını yerden yere mi vuruyor; ya da tam tersi olduğunda; tabii ki hayır…

 

**********

 

Ama bakın şu son bir-iki yıl içinde olan bitene…

 

Ne idügü belirsiz cenahlartopluluğu haline gelen bir TFF ve ne yaptıkları bilinmeyen bir YHK yüzünden; adeta bir ‘Tahammülsüz Taraftarlar Topluluğu Kurulu’ oluştu…

 

Fanatizm, vandalizm, şiddet, saldırılar filan…

 

Ey ahmaklar ne oluyorsunuz yahu?

 

Birbirlerini tehdit eden kulüp başkanları; iyi ki sosyal medya var, klavye delikanlısı yöneticiler filan…

 

Ne oluyoruz?

 

Nereye gidiyoruz?

 

Neticede spor müsabakaları, bir toplumun sosyal birleşmesini sağlamak için yapılır; müsabaka biter, dostça ayrılınır..

 

Sahaya inip hakem dövmek, sahaya inip futbolculara saldırmak filan…

 

Arkasından da cezalar…

 

Bunun adı futbol oynamak değil; futbolu boka belemektir…

 

Yazıktır, ayıptır, günahtır ayrı da; aziz vatanımızı dünyaya rezil etmektir…

 

Maç 90 dadikada biter; kritikler yapılır, yorumlar yapılır; hoş şu anda daha çok şarlatanlar yorumcu o ayrı ama normalde kritik yapılır, gün biter; haydi iki gün sürsün; sonraki maçlara bakılır…

 

Normali budur…

 

Siz ne hakla toplumun sinir ucu haline getiriyorsunuz ki futbolu…

 

Oynamasını bilmiyorsanız; tahammülsüzseniz; yeşil sahalarda yeriniz yok…

 

Tarikat, cemaate, siyasete bulaşacaksanız illa; sporda yeriniz yok; ya sarık takip cüppe giyin vaaz verin, ya da gidin herhangi bir siyasi paritye üye olun siyaset yapın…

 

Sporu daha fazla kirletmeyin…

 

Sporu,  futbolu; centilmenliği; boka belemeyin…

Bu yazı 1947 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum