içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

AİLE DİZİ(LİMCİSİ)Nİ DÖVMEYEN AKLINI VE KESİSİNİ DÖVER

 

Yıllar önce,ücra mahalle köşelerinde; muska yazan, dua yazan, hummacı-üfürükçü nineler-dedeler vardı…

 

Bilimden ve sosyal kimilğinden  beklediğini bulamayan; muhtemelen de çevresinden bir dostunun tavsiyesi ile, buçoğunluğu o yazdığını iddia ettiği muskaya, kağıtlara ne yazdığı meçhul kişilere gider; servet dökerlerdi…

 

*****

 

Yıllar nöce; şık muhitlerde ve şık mekânlarda; gözleri çoğunlukla İri-Türkuaz Lensli, kısık ve melankolik sesli medyumlar vardıyine tavsiye üzerine randevu ile bu medyumlara başvurulurdu ve geniş bir eleman kitlesi bulunan bu kiişler, gelecek kişi hakkındta bilgi edinir; geeln kişiyi bu bilgisi ile etki alanına alır; yine sağlam bir meblağ elde ederdi…

*****

 

Medyanın etkisi ile, buralara ilgi azaldı…

 

Ama halen; insanların duygularını, muhtaçlıklarını, çaresizliklerini; denize düşünce yılana sarılma hezeyanlarını kullanarak köşeyi dönme telaşında olan insanlar da yok değildi; hoş tamamıyla mecburen ‘İnsan’ diyorum; yoksa neler yazarım da; okurlarıma aıp olur…

 

Neyse bu insanların duygularını, muhtaçlıklarını, çaresizliklerini; denize düşünce yılana sarılma hezeyanlarını kullanarak köşeyi dönme etiksizliğini kullanmak isteyenlre harika bir rant kapısı da son beş yıla damgasını vurdu:

 

Namı diyar ‘Aile Dizimi’…

 

Kanunen medyumluk yasak, hummacılık-üfürükçlük yasak; gaipten bilgi vererek bu işten maddi gelir elde etmek hem yasak,hem de inananlar için günah; bir de ayıp…

 

Ama ‘Aile Dizilimi’ yaptırmak, yapmak ne yasak, ne ayıp…

 

Hattâ sosyeteden varoşa, normal halktan eğitimli-eğitimsiz hemen her kitlede; bir sorunu olana; ‘Ya sen bir de aile dizilimi’ yaptırsan’ın da ötesinde; ‘Ya sen daha halâ ‘Aile Dizilimi’ yaptırmadın mı?’ baskısı hakim olmaya başlayınca; bu sahtekârlar ada gün doğmaya başladı…

 

Eskiden her  ilin iki, bilemedin üç muskacısı; yine iki-üç, en fazla dört medyumu olurdu; o da 81 ya da eski deyimle 67 ilde değil…

 

Bu iş öyle rat kapısı oldu ki; artık neredeyse 81 il her  ilçede en az iki-üç ‘Dizilimci’ var; gönül buraya ‘Yazılımcı’ yazmak isterdi ama hayır; ‘Dizilimci’ yani ‘Aile Dizilimcisi’…

 

*****

 

Bu işten ekmek yiyen kiiş sayısının son beş yılda yüzbinleri buludğu biliniyor…

 

Kimler mi?

 

bu iiş yapmak için ofisi kiralanan kişi, kiralayan, yani o uyduruk dizilimi yapan kişi, aile dizilimi yapılan kişiyi ikna etmek için, ‘Toplu’ kandırmacasıyla dizilim anında salon ya da odaya çağrılan, muhtemlen de dizilimi yapanın para ile tuttuğu onlarca kişi; ofis çalışanları filân…

 

*****

 

Peki bu gayri-ahalik sürece, kişi nasıl düşüyor?

 

Azıcak ikna kabiliyeti ve buna uygun ses tonu olan bri varsa; ‘Deneme-Yanılma’ yöntemi ile, kişiyi hemen etkisi altına almayı başarıyor; zaten kişi çaresiz, ağır hasta, ailesinden arılacak, eşinde boşanacak, aşık, işsiz, uykusuz, psikolojisibozuk; tıp çare olamamış, ya da uygun tedaviyi bulamamış; osahtekâr  dizilimci son umudu; ‘O çözecek’, emin bundan…

 

Sonra da o meşhur anahtar sözcük geliyor:

 

‘Travma’…

 

‘Sen aşıksa, sen hastaysan, senin fobilerin varsa, ayrılık yaşıyorsan, çok ahlaklı am aahalksızlarca kullanılyorsan, ahlaksız ama bu durumdan artık rhatsızlık duyuyorsan; mutlaka yedi ceddinen birinde bu durumda olan biri var, suçluo; sen değilsin’ iknası ile; dizilimebaşlanıyor…

 

Derken kalabalık seanslarda; dizilmici bazen kendi, bazen en yakını oluyor; salondakilere de roller veriliyor; kimi utanılası hayat süren anne oluyor, kimi alkolik baba olyor, kimi sana göz koyan yeğen oluor, kimi 1914’te genç yaşta intihar eden babaannenin annesi ya da teyzesi oluyor; Sezen Aksu da demiş ya; ‘Ağlamak güzeldir,süzülürken yaşlar gözünden; sakın utanma’ diye; iki ağlama, iki titreme; manevi boşalışla; kendini rahat hisseden ‘Danışan(jdjldıdı-dolandırılan); bir bakıyor ki herkes ağlamış, kendisi de rahatlamış…

 

Bir saate gözyaşlarının ve rahtalamanın beldi; en az 10 bin TL, 50 bin TL olan bedeller de var…

 

Eskiden bu gii işler kaçak göçek yapılırdı ya, şimdi önceden ilân edilerek, bış  yıldızlı otellerde, kamplar, turneler, seferler şeklinde yapılıya…

 

Misâl, ‘Birisi sudan korkuyormuş niye; dedesinin dedesinin dedesi; kuyuya düşüp ölmüş; o korku o korkuymuş’; birisinin ronatizması vramış, niye;  meğer o kişinin annesinin anneannesinin yeğeni,  bacağını kırmış ve zor iyileşmiş; o romatizmal ağrı onanmış…

 

Bla… Bla… Bla…

 

Tam ‘Ne genelik bilimine, ne tıbbi genetiğe, ne de nörolojiye, psikiyatriye, psikolojiye uymayan; biimle tamamen çelişen söylemler’ diyeceğim ama; arkadaş bu sahtekârlara insan yönlendiren tavsiyecileri hiç yadsınamayacak boyutta olanları da maalesef bazı aklı evvel-kenini bilemz ve o sahtekarlarla beraber çalışan tıp doktorları; bilim insanları, kakademisyen, pardon akademisyenler…

Anlayacağnız ‘Sacayağı’ öyle güzel kurulmuş ki; ağa düşecek binlerce muhtaç insan da var toplumda; ne güzel memleket…

*****

 

Lütfen inanmayın…

 

Zira bu aşağlık insanlar; sonradan arkanızdan; orada-burada,  sohbet ortamlarında, dijitla sohbet odalarında, sosyal medyada; ‘Ben bu muhtaç insaların aile dezilimini yapraak çok ekmek yedim, çok para kazandım’ diyerek, utanmazlıkalrını; hiç utanmdaan; gert gert geyirerek, övüne övüne anlatıyorlar; bu arada hiçbir şerefsizliğin övüç kaynağı olamayacağını da hatırlatayım size ve diyeyim ki…

 

Sahtekarların tuzağın düşmeyin…

Bu yazı 3846 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum