içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

GASTRONOMİ UZMANI BOĞAÇ YÜZGÜL: KALİTELİ VE LEZZETLİ YEMEK SADECE ZENGİNLERİN DEĞİL TÜM İNSANLARIN HAKKIDIR

Gastronomi ve Gastroonmi Turizmi Uzmanı, Gurme, Yazar ve Şair Boğaç Yüzgül; kaliteli ve lezzetli yemeklerin, sadece zenginlerin hakkı olduğu görüşünün son derece yanlış bir algı yönetimi olduğunu ifade etti…

GASTRONOMİ UZMANI BOĞAÇ YÜZGÜL: KALİTELİ VE LEZZETLİ YEMEK SADECE ZENGİNLERİN DEĞİL TÜM İNSANLARIN HAKKIDIR
Haberi Sesli Dinle

 

Gastronomi ve Gastroonmi Turizmi Uzmanı, Gurme, Yazar ve Şair Boğaç Yüzgül; kaliteli ve lezzetli yemeklerin, sadece zenginlerin hakkı olduğu görüşünün son derece yanlış bir algı yönetimi olduğunu ifade etti…

 

Türk ve Dünya Mutfağı üzerine yaptığı çok sayıda gönüllü çalışma ile başta gastronomi sektörü olmak üzere birçok kesim tarafından büyük  takdir toplayan ve aynı zamanda Dünya Şarap Lezzetçileri Birliği Üyesi konumunda da bulunan Uluslararası Mutfak Sanatçıları ve Gurmeler Birliği Türkiye Masası Yönetim Kurulu Onursal Üyesi, Dünya Yöresel Lezzetleri Tanıtma Platformu Başkanvekili, TURİZMAGAZİNİST Araştırmacılar ve Yazarlar Platformu Mütevelli Heyet Üyesi ve Türkiye Görsel Sanatlar ve Edebi Eserler Eleştirmenleri Konsorsiyumu Genel Sekreteri Gastronomi ve Gastroonmi Turizmi Uzmanı, Gurme, Yazar ve Şair Boğaç Yüzgül; kaliteli ve lezzetli yemeklerin, sadece zenginlerin hakkı olduğu görüşünün son derece yanlış bir algı yönetimi olduğunu ifade edere, ‘Güzel yiyecek ve içeceklerden faydalanmak, deneyimlemek ve ulaşmak; her insanın hakkı. Elbette ekonomik koşullara bağlı ama, her insanın ucuz da olsa kaliteyi ve lezzeti elde etme hakkı var. Bu da ilk başta gastronomiyi tanıtmanı başlar’ yorumunu yaptı.

 

Gastronomi ve Gastroonmi Turizmi Uzmanı, Gurme, Yazar ve Şair Boğaç Yüzgül; Dünya Yöresel Lezzetleri Tanıtma Platformu’nun, Dünya Turizm Örgütü Gastronomi Turizmi Sivil Toplum Örgütleri Birilği’ne seçilmesi münasebetiyle bir açıklama yaptı.

 

Açıklamasında, gastronomi biliminin; dünyanın en lezzetli bilim dalı olduğunu hatırlatan Türk ve Dünya Mutfağı üzerine yaptığı çok sayıda gönüllü çalışma ile başta gastronomi sektörü olmak üzere birçok kesim tarafından büyük  takdir toplayan ve aynı zamanda Dünya Şarap Lezzetçileri Birliği Üyesi konumunda da bulunan Uluslararası Mutfak Sanatçıları ve Gurmeler Birliği Türkiye Masası Yönetim Kurulu Onursal Üyesi, Dünya Yöresel Lezzetleri Tanıtma Platformu Başkanvekili, TURİZMAGAZİNİST Araştırmacılar ve Yazarlar Platformu Mütevelli Heyet Üyesi ve Türkiye Görsel Sanatlar ve Edebi Eserler Eleştirmenleri Konsorsiyumu Genel Sekreteri Gastronomi ve Gastroonmi Turizmi Uzmanı, Gurme, Yazar ve Şair Boğaç Yüzgül; gastronomiyi hem bilimsel, hem de geleneksel olarak tanımlayarak işe başlanması halinde,  toplumun her kesiminin gastronomide kaliteyi yakalayacağını vurguladı.

 

Gastronomi ve Gastroonmi Turizmi Uzmanı, Gurme, Yazar ve Şair Boğaç Yüzgül; Dünya Yöresel Lezzetleri Tanıtma Platformu’nun, Dünya Turizm Örgütü Gastronomi Turizmi Sivil Toplum Örgütleri Birilği’ne seçilmesi münasebetiyle yaptığı açıklamanın  tam metni şu şekilde:

 

‘Maalesef ve maalesef, bizim gibi gelişmekte olan toplumlarda çok ciddi yanılgılaran doğan,  yanlış bir kanı vardır ki; o da lezzetli ve kaliteli yemeklerin, sadece zenginlerin ulaşabileceği yemekler olması fikridir. ‘Zengin değilsen, fakirsen, dar gelirliysen; kır boynunu, otur aşağı’ demenin kibarcasıdır bu fikri savunmak. Oysa yaratılmış ya da varolan üm nimetlerin; insanların her biri için yaratıldığına inanılmaz mı mistik dünyada; ya da bir zamanların efsane gazlı içecek markası Schwepps’in sloganında yer aldığı gibi; insanlar iyi şeylere layık değil midir? Orada, zengin insan vurgusu yok ki, tüm insanar iyiye ve güzele layıktır.

 

Yıllarca toplumsal ağızla ‘Tıkınma’ olarak aşagılanan, ancak temel hâtta en temel ihtiyaçlarımızdan biri olan ‘Yeme-İçme’ eylemi ya da faalieyti, artık günümüzde ‘Gastronomi’ olarak kibarlaştırıldığı da, anlam buldu.

 

Ancak ve ancak, içi doldurulmamış, hakkı verilmemiş gastronominin enim soframda yeri yoktur. Peki nedir bu içinin dolu olma meselesi; şudur ki; kuru ekmek yesen, şekliyle, sunumuyla, ortamıyla doğru ve iştah açıcı yenmesi…

 

O halde, önce şu sihirli kelimemiz, ‘Gastronomi’yi tam anlamıyla tanımlayarak işe başlamalıyız. Gastronomi, yiyecek ve içeceklerin en sağlıklı şekilde ve sanitasyon kuralları çerçevesinde belirli bir sistematik düzen

İçinde, lezzet harmonisi kurallarına asgari hâtta ve hâtta azami uyarak hazırlanarak; iştah açıcı bir görsellik ve damak zevik ve tadına hitap edecek şekilde sunulduğu yemek kültürü veya yemek sanatı olarak tanımlayabiliriz gastronomiyi.  Görsel içeriği en başa da tutturabiliriz.

 

Zaman zaman enternasyonel, zaman zamansa lokal lezzetler, gelenek ve görenekler, alışkanlıklar, aktarımlar; beslenme kültürü, pişirme ve hazırlamada kullanılan hemen her türlü araç gereçlerin tümü; Türk gastronomik kültüel kimlik mirasının oluşumunda devasa bir harmoni içerir. Daha zengininin olmadığı söylemek de iddalı değil gerçekçi bir yaklaşımdır.

 

Böylesine bir kültürel zenginliğe sahip iken, bu kültürü hem milli tanıtım faaliyeti ile milli bir vazife, hem ekonomik bir katkı da sağlaması amacıyla, gastronomi turizmi ile taçlandırmak da gerekmez mi elbette gerekir.

 

Adının önüne gastronomi turizmini almasına rağmen; bu kavramla uzaktan yakından ilgisi olmayan faaliyetlere dahi hiç imza atmamış tabela siviltoplum örgütlerini dikkatealmazsak,  artık hem gastronomimizi, hem de gastronmi turizmini geliştirme zamanı gelmiştir.

 

Gastronomi turizmi bugün artık giderek yaygınlaşan kültür turizmi kapsamında pazara önemli

girdiler sağlayıp, gerek yöresel, gerekse milli ekonomik kalkınmaya katkı sağlayacaktır.

 

Gastronomi turizminin gelişmesiyle birlikte

çeşitli yaklaşımlar, dolayısıyla da çeşitli kavramlar ortaya çıkmış ve yaygınlaşmaya başlamıştır.

 

Turizm destinasyonları turist

Destinasyonel çeşitlilik arzeden falliyetlerle doğan

rekabet ortamında ülkeler sadece tarih, deniz ve kumsalları ile değil, mutfak kültürleri ile

de ön plana çıkıyorlar.

 

Ben size Türkiye’de bu anlamda en az 1500 destinasyon sayabilirim ama gastronomi turizmini bilmeyenler ve göz ardı edenler yüzünden, bu 1500 rakamının 25’de birine dahi henüz ulaşılamamıştır…

 

Dünyaca tanınan üç temel kavramın ortaya

çıktığı görülmektedir. Bizi aslında burada üç temel unusr karşılıyor: Bunlar bilinirlik,aşinalık ve tanınmışlık, serbestlik ve özgünlük ile harmoni, çoktan seçeneklilik, yani çeşitliliktir. Tanınmışlık ve aşinalık;  yemek

yeme ve sunum tekniklerinin diğer kültürler tarafından en iyi şekilde algılanılmış olması ve neticede bilinmesi ve uygulanmasıdır.  Bu sayede tüm kültürelr, bu tadlara aşina olurlar…

 

Serbestiyen ve özgünlük ise;   pişirilme ve sunum tekniklerinin tamamen o bölgeye ay da pişirene ve sunana ait olmasıdır. İçli köftenin, Malatya’da haşlama, Hatay’da ise kızartma olması gibi.

 

Çoktan seçeneklilik ise

yemek çeşitlerindeki bolluğu anlatır bize, kaldı ki bu bolluk en çok hangi mutfakta vardır;  tabii ki Türk Mutfağı’nda…

 

Untulmamalıdır ki; hemen her türlü yiyecek ve  içecekler, tıpkı hediyelik incik-boncuk gibi; turistik ürünlerin bir parçası olabileceği gibi, kendi başına da bir çekicilik

unsuru olarak algılatılarak ve algılanarak; butik bir snum haline de sokulabilir. Küçücük kutulardaki hediyelik lokumlar gibi…

 

Lâkin temel kural; ‘Etrafını cami,  ayarını mani’ sözünden yola çıkarak; önce tüm sunumları biz kendimiz de  beğenmeliyiz ki, başkaca kültürere de beğendirelim.

 

Önce biz en iyisine layıkolduğumuzu kanıksayalım ki, başkaca kültürler de kanıkasın…

 

Dünyanın ilk sunumu takdire şayan lokantası; 1765 yılında

Paris’te açılan lokanta ile başlar. Bu sayede,  o tarihlerden başlayarak;  “yaşamak için yemek yeme” anlayışının dışına çıkılmıştır.

 

Buradan yola çıkarak şu hükme varabiliriz ki, gastronomiyi ve yegane kaynağı gastronomi olan gastronomi turizmini; kendisi için pişirdiğini ve ürettiğini de, tıpkı başkası için de üretecek lezzet ve kalitede yapan, pişiren ve üreten bir anlayışla gelişebilir, zenginleşebilir ve zenginleştirebilir; bu sayede hak ettiği ekonomik kalkınma ve sosyo-ekonomikkatkı düzeyine gelebilir. Tabii burada yöresel ve butik üreticinin de bu gelişime katkı sağlayacak düzeye gelmesi ya da getirilmesi, gerekirse tüm gastro-turizmsel mal ve hizmetlerin kooperatifleşerek, daha sistemitak bir yapıya bürünmesi de lazım gelecektir…’

 

BALKAN TURİZM HABER AJANSI

 

Tarih: 23-03-2024

FACEBOOK YORUM
Yorum